14 Nisan 2012 Cumartesi

Bir Sabah, Günlerden Pazar


Sesleri apartmanın girişinden duyulan iki çocuk nefes nefese bağrışıyordu. Bunu duyan anne, koridorda ilerleyip kapıyı açtı. Yağmurun ardından beklenmedik bir kış güneşi, bezgin hafta sonu telaşıyla dolu evi aydınlatıyordu.

Önce küçüğü göründü. Altın gibi pırıldayan saçları, merak dolu gözleri, ağız dolusu gülümsemesiyle elinde tuttuğu karton kutuyu anneye gösterdi. Anne bezmiş bir halde söylenmeye başlayacakken, diğeri bir sonbahar esintisi gibi usulca yaklaştı. Sözler boğazını düğümledi kadının.

Anne alev saçan yüzünü, elindeki pazar torbalarının ağırlığıyla omuzları düşmüş babaya çevirdi. Baba bir suçlu tedirginliğiyle kadınla göz göze gelmemeye çalışarak salona geçti. Anne, poşetlerin içinden sızan meyvelerinin kokusu içine çeke çeke mutfağa giderken, söylenmeye başladı. Sözcüklerine gizledi gözyaşlarını.

“Her hafta aynı şey. Yaza kadar, eve bir daha civciv alınmayacak demedim mi? İki gün sonra ölüp gidiyor, çocuklar günlerce ağlayıp, sızılıyor! Dayanamıyorum.”

Salonda, spikerin heyecanla anlattığı maçın sesi daha da açılıp, annenin şikâyetlerini bastırdı. Çamaşır makinesi inildeyip sustu…

Odadan iki çocuğun fısıldayan neşesi eve yayılmaya başladı. Anne durulup, kese kâğıdının içindeki bal renkli akide şekerlerini şekerliğe yayıp, yanlarına geçti.

Kıpır kıpır olanı, sevinç içinde, dans edercesine odada gezinip, altın saplı bir gece lambasını takacak prizi arıyordu. Oda, kızın ışığı ile parıldıyordu.

Annenin içi ısındı.

Yüzü solgun, bakışları hüzünlü olanı, yere oturmuş, elindeki tuvalet kâğıtlarını daire şeklinde kıvırarak, civcive yuva hazırlıyordu. Saçları mısır püskülü, kuru yüzü küskün, hastalıklı yapraklar gibi solgun görünse de odaya derin bir bilgelik katıyordu.

Annenin ruhu ısındı.

Anne barış çubuğu akideleri kızlarına uzattı, sordu:

“Adını ne koydunuz?”

Kızlar iç içe geçmiş bir hevesle cevap verdi.

“Ayçiçeği”

“Civcive ayçiçeği denir mi hiç?” dedi anne, kavruk bir gülüşle.

Büyüğü elindeki kâğıttan kozayı bir yana bırakıp atıldı:

“Gece lambası güneş olacak ona yaşam verecek.”

Anne tüyleri pırıl pırıl parlayan küçük civcivi ellerine aldı, yüzüne yaklaştırdı. Nefesi ile onu ısıtırken baba odaya girdi.

Annenin kalbi ısındı.

Katmer katmer bir gökkuşağı Pazar gününe doldu.

Gülda

1 yorum: