2 Nisan 2012 Pazartesi

Duvar



karamsar resmi
Yine o renksiz kabusla uyandı yeni güne. Taşındığından beri açmadığı perdeden giremeyen ışık hala dışarıda hapisti. Yüzünü buruşturarak yataktan kalktı. Boğazındaki katranın acılaşan tadını yutkundu. Bugün de dükkanı açmayacaktı. ”Üç kuruş fazla kazanınca ne olacak? diye aklından geçirdi. Karyola satın almaya gerek duymadığından, ara sıra kız arkadaşı ile paylaştığı yatak, bayiden gelen adamın geçen sene bıraktığı yerde, odanın ortasında duruyordu. Kirli ve lekeli çarşafla kaplı yatağın yanındaki pantalonun üzerine basarak odadan çıktı. Lavabo aynasının bile kendini gösteremediği karanlık banyonun önünden geçerken “Güne tuvalette başlamak istemiyorum” diye düşündü.

Salonda, kanepenin önünde duran, birkaç gün önce dökülen biranın izlerini taşıyan sehpada, akşamdan kalan yarım paket kaymaklı bisküvi vardı. Buzdolabına giderek havası kaçmış yarısından azı kalan litrelik kolayı aldı. Peşi sıra ağzına attığı bisküvileri yutarken şişeyi sığdıramadığı ağzının kenarından dökülen kola, kız arkadaşının, “Bardaksız ev olur mu hiç?” serzenişini aklına getirdiyse de yüzünde beliren umursamaz ifade uzun sürmedi. Üzerini temizlerken eline bulaşan ıslaklığı şortuna sildi. Karnı tam doymamıştı.

Derin bir nefesle yoğun rutubeti içine çekip kafasını kaldırdı. Salonun tüm cephesini kaplayan, pencerenin iki metre önündeki apartmanın ziftli yan duvarı tam karşısındaydı. Gözleri, eğri yanaklı adamın siluetini aradı, bir süre sonra buldu. Duvarın rengi soluyordu sanki. Üçbuçuk yıl olmuştu taşınalı. Işığı tamamen kesen duvar nedeniyle perde almaya gerek kalmamıştı buraya. Saatlerce kanepede oturup bu ziftle kaplı duvarı seyreder, bulduğu şekillerle oynardı. Zamanla duvar değişti ve yeni oyuncular ortaya çıktı. Yeterince derine bakıp duvara girdiğinde çirkin yaşlı adam, yarım yüzlü at, topal çocuk, upuzun gökdelen, büyük bir top ve bir sürü garip şekilli yaratıkla birlikte dolaşır, eğlenirdi. Burada herkes eşit, herkes birbirine yardım ederdi.

Mutluydu; duvarın içinde arkadaşlarıyla…

Lütfi

4 yorum:

  1. Lutfi, bu albino yazisinin yeniden elden gecmis-degistirilmis hali, degil mi?

    YanıtlaSil
  2. Hayır, bu "siyah" metni, unutmuşsun :)

    YanıtlaSil
  3. Betimlemeler süper :) ! Tebrik ederim çok güzel olmuş :)

    YanıtlaSil
  4. Duvarı gördüm, bisküviyi tattım, rutubeti hissettim.. Benim "Durum Öykü" anlayışıma tam da uyan bir öykü bu.

    YanıtlaSil